24 Ocak 2013 Perşembe

2012-13 Sezonu ilk yarısına dair 3


Bu sezonun ilk yarısının lig performansı olarak kötü geçtiği aşikar ki aşağıdaki konularda da rakamsal olarak ortaya koymaya çalıştım. Elbette ki her sezon özeldir ve bu sezonun da kendine özel durumları var.
 
3 Temmuz 2011 sonrası hem takım hem teknik kadro zihinsel olarak çok yıprandı, kolay değildi öyle bir sezon oynamak,o kadar baskıyı kaldırmak. Geçen sezon müthiş bir direniş gösterdi Fenerbahçe futbol ailesi Aykut Kocaman önderliğinde. 
Aykut Hoca yeri geldi başkan oldu, yeri geldi futbol şube sorumlusu, yeri geldi menajer...Bir adliyeydi, bir antrenmanda, bir evine gitti, bir metrise...Eğer bu camia 3 Temmuz sonrası her şeye rağmen yıkılmadıysa, bunda en büyük pay lider Aykut Kocaman'a aittir.  O kadar sıkıntılı bir sezonda bir kupa aldı, bir de şampiyonlar ligi bileti. Türkiye'de Fenerbahçe'nin yaşadıkları başka bir büyük (!) takımın başına gelse, bırakın bu başarıları, ayakta kalabilecekleri bile şüpheli. Tabii ki Aykut Kocaman bu dik duruşunda, başta kaptan Alex olmak üzere bütün takımın inancı ve yüreğinin payı büyük. Tüm bu takım bileşenlerine güç veren ise, kuşkusuz "Fenerbahçe Yıkılmaz" diyen büyük Fenerbahçe taraftarıydı.

2012-2013 sezonun ilk yarısında, kafası karışık ve rahat olmayan(öz güveni düşük veya gergin veya moralsiz) futbolcular gördük çokça kez sahada.Bence bu durumun en büyük sebebi yukarıda anlattığım geçen seneki sıra dışı sezonda gösterilen sıra dışı mücadeleydi. Bu durum, bu seneye hem futbolcular hem de teknik kadro üzerinde az veya çok çeşitli şekillerde hala devam ettiği de görülüyor.

İlk yarıda takımın bu hali biraz "sahipsizlik" duygusu verdi bana. Alex krizinden sonra Ali Yıldırım'ın da geri çekilmesi ile iyice yalnız kaldı Aykut Kocaman. Karabük maçı sonrası "devam edecek gücü kendimde bulamıyorum" demesi de bu yüzdendi bence. Çok yalnız kaldı ve üzerine çok yük bindi, ayrıca Alex olayının faturası da bu baskıyı arttırdı.
Bence bir yöneticinin futbol şubesi sorumlusu olarak takımla tamamen ilgilenmesi iyi olabilir ama yönetimden bağımsız futbol takımın bir sportif direktörü olmalı. Yani Aykut Kocaman sadece teknik direktör  olarak çalışmalı, Rıdvan Dilmen gibi bir sportif direktörü olmalı Fenerbahçe'nin. Ayrıca klubeye de Önder Özen gibi bir analizci, futbol zekası yüksek bir yardımcı hoca, Koch gibi antreman ve metod uzmanı bir kondüsyoner gerekli olduğunu düşünüyorum.


Transfer Sorunsalı


2011-2012 sezonu bittiğinde, geçen sene çok yıpranan oyuncuların  yerine yeni futbolcular alınarak bir yenilenme yapılmalıydı. Ancak geçen sene en çok yıprananların başında gelen Emre dışında diğer gidenler zaten fazla süre almayanlardı(Ziegler hariç)

Yine bununla paralel olarak kadro planlamasının yanlış yapılması ve bazı transfer hataları kadronun etkinliği etkilemiştir.
Temmuz’un ilk haftası sezonu açan, Ağustos’ta 7 resmi maçı ( 4 Şampiyonlar Ligi Eleme, 2 Lig,  1 Türkiye Süper Kupa finali) olan Fenerbahçe; Krasiç ve Yobo’yu Ağustos’un ilk haftası, Meireles’i ise Eylül’ün ilk haftası renklerine katarak yine “geç transfer huyu”ndan vazgeçmedi.Artık klasikleşmeye giden bu kötü huyu 1 Süper Kupaya ve Şampiyon Ligine girememeye mal oldu, ligde de 2 puan kaybı yaşadı.Eylül ayında da ligde oynadığı 4 maçta 5 puan alıp Uefa kupasındaki tek maçında da Marsilya ile berabere kalması tam oturmayan takım görüntüsündendi. Üstüne üstlük transfere net 26 M Mio Euro'dan fazla harcanması hiç yabana atılmamalı, bu rakam ligin ilk yarısı Fenerbahçe'den daha fazla puan toplayan ve Türkiye Kupasında gruplara kalan Antalyaspor'un tüm takım değeri yaklaşık. 













Gidenlerden eksikliğini hissettiğimiz Emre ve Alex vardı, gelenlerde ise varlığını hissetmediğimiz Krasiç var.
Her transfer risklidir ama Krasiç riski bayaa kör gözün parmağına gibi bir şey oldu, bu fiyata bir yıl oynamayan bir futbolcu almak, hele ki 1 ay önce oraya Kuyt alınmışken bu transferi yapmak yanlıştı. Krasiç yerine zamanında Emre’nin açığını dolduracak daha kaliteli bir yabancı transferi yapılabilseydi hem Ağustos ve Eylül ayındaki bu kötü tablo yaşanmayabilir hem de 1 ay sonraki panik transfer (CL den elenmenin getirdiği olumsuz havayı dağıtmak için yapılan acelecilik) Meireles’e de gerek kalmayabilirdi . Meireles’i çok beğeniyorum, çok gereki bir oyuncu. Ama  kadroda Cristian'ı tutyor ve üstüne de M.Topal'ı alıyorsak 2 ay önce, 10 milyon euro daha verip benzer birini almak çok akıllıca değildi.Ayrıca Yobo yerine geriden oyun kurma yeteneği olan ve kullandığımız duran toplarda etkili olacak üst düzey bir yabancı stoper alınmalıydı. Yani bu üç transfere verilen 19,5 Milyon  Euro yerine çok daha fazla fayda alabileceğimiz oyuncular bulunmalıydı.

Bu yanlışlara ilaveten sezon başında başlayan hoca-kaptan sürtüşmesinden çıkan kıvılcım yangına dönüştü. İdarecilerce idare edilemeyen ufak bir sorun kaosa dönüştü. Ve kaptan Fenerbahçe’ye yakışmayacak şekilde gönderildi. Bu hareket, hazirandan itibaren transfer çalışmaları yapan ve az doğrusu olan futbol sorumluların yaptığı son hataydı (2012 yılı için)Kötü futbolun faturasının Alex’e kesilmesi yanlış ve haksızdı. 8 yıldır saha içi lideri ve zekası olan, skor yükünün önemli bir bölümünü çeken ve topun daha fazla bizde kalmasını ve etkili kullanılmasını sağlayan 10’dan mahrum kalınca 3 puanlı sistemdeki 19.yılında en kötü performansı sergilendi. Buna rağmen Avrupa Ligi’ni lider tamamlaması 2012-2013 sezonun en başarılı sonucudur.  

Genel bir bakışla, kadronun biraz sağa kaydığı (kuyt,krasiç,m. topuz) ve kesici/düz ortasaha oyuncularının(selçuk,cristian,m.topal,meireles) fazla olduğu göze çarpıyor, bir de bunların üstüne stoch gibi bu sene hiç form tutamayan bir oyuncu eklenince takımın defoları fazlalaşıyor. Bazı mevkilerde ihtiyaç fazlası varken bazı pozisyonlardaki kanayan yaraya ilaç bulunamıyor.

Topu ileriye taşımakta zorlanan, daha çok kendi sahasında ve geri paslarla oyunu kontrol etmeye çalışan, dikine,hızlı gitmekte çok zorlanan ve oyunu rakip sahaya yıkamayan, orada pozisyon kısırlığı çeken bir takım görüntüsü var. Topsuz oyunu toplu oyundan daha çok önemseyen bir anlayışı var takımın ama yardımlaşma ve mücadele azlığı, top rakipteyken kontrataklardan ve kanatlardan fazla pozisyon vermesi, hızlı oynayan futbolculara karşı sıkıntı yaşamamız acil çözüm bekliyor. Örneğin, kanatlarda Caner, Mehmet Topuz gibi oyuncularla oynamak defansif anlamda iyi bu ikilinin top bizdeyken skor katkısı ise çok düşük. Sağ kanatta Kuyt skor katkısı sağlıyor ama defansif katkısı olmuyor. Krasiç ve Stoch ikilisi ise en kötüsü, ne skor katkıları var,ne arkalarındaki beklere yardımları, ne de ortasayı kalabalıklaştırmaları.Takım ya defans yapacak ya ofans yapacak gibi oynuyor, sahadaki 11 ikisini birden yapabilecek gibi değiller. 

Artık Alex yok, buna alışmamız lazım. Alex gibi biri de zor gelir. O zaman o varmış gibi eski sistemde (4-2-3-1, 4-4-1-1) oynamak anlamısz ve faydasız. 10 yoksa en iyi sistem 4-4-2 dir, ama Fenerbahçe'nin şu anki kadrosuna en uygunu 4-1-4-1 dir.
Bunun için önde oynayan 4 lü çok önemli, öncelikle her iki kanada da oyunu iki yönlü oynayabilen futbolcu bulmak şart. Mesela en iyi zamanındaki Tuncay Şanlı gibi. Hem kendi kanadında etkin olup topu ileri taşıyarak asist-gol yapma yeteneği olacak, hem ters kanattan atak yapılırken ikinci direği tamamlayacak. Top rakipteyken de ortasahayı kalabalıklaştıracak, arkasındaki bekine yardım edecek. Tabiki bu kalitede oyuncuları bulmak kolay değil ama gelecek sene için şimdiden arama yapılmalı bence, artık günümüz futbolunda tek iş yapan futbolcu kalmadı kaleci dışında ( onun bile oyun kurabileni tercih ediliyor). Bazı futbolcuları almak için ederinden fazla paralar verileceğine ya bu profillerde futbolcuları altyapıdan yetiştireceğiz ve de içeride dışarıda çok arayıp tarayıp en optimumunu alacağız.Bunu içinde scout ekibi kurmak şart.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder