Dört dörtlük
Fenerbahçe bu akşam attığı dört gol ile puan farkını dörde indirdi. Bu galibiyetin sadece 3 puan olmadığı, takıma özgüven, taraftar ve camiaya ise inanç aşılayacağı çok açık. İnönü ve Plzen gibi iki zor deplasman sonrası tıklım tıklım dolu tribünler önünde dişli bir rakip karşısında alınan bu farklı galibiyet büyük moral olurken, Kadıköy ise bu maçla yeniden "kiminin rüyası kiminin kabusu" oldu.
Ligde ikinci kez böyle farklı bir skor alan Fenerbahçe(diğeri de yine 4-1 lik skorla Gençlerbirliği maçı) 25. lig maçındaki 16. kez geriye düşmesini yaşadı ve 5.cisini kazandı. Bu geriye düşme de, yine ligin ikinci yarısında Kadıköy'de oynanan Elazığ, Sivas, Kasımpaşa maçları gibiydi, rakip ilk atağında gelip gol yaptı. Fakat bu sefer o üç maça göre daha sakin ve rahattı takım, hafta içi Uefa Kupası mücadelesinde aldığı galibiyetin etkisi ile oyuncuların da kulübenin de özgüveni yüksek görünüyordu. Yenilen gol sonrası taraftarın büyük desteği ile 10 dakika sonra Emre'nin harika golü geldi. Sonrasında Sow'un pozisyonu ve Kuyt'un direkten dönen topu ilk yarı maçı koparılabilirdi ama Emre sakatlanıp çıktıktan sonra Bursa yavaş yavaş dengeledi oyunu ve devre sonuna kadar bir iki tehlikeleri oldu. Özellikle 44.dakikada Fenerbahçe "karşı kale" önlerindeyken, Semih ve Cristian'a yapılan faulü hakemin es geçmesi ve o topun dönüp ofsayttan ağlara gitmesi, tribünlerin ve futbolcuların büyük tepkisini aldı. İlk yarı bu gerginlikle sonlandı.
İkinci yarı başladığında da maç başı olduğu gibi tribünlerde bu maç söke söke alınacak inancı vardı. Ve 52. dakikada sökmeye başladı Fenerbahçe. Meireles kendi hazırladığı pozisyonda son vuruşu yapıp takımını öne geçirdi ve tribünlere daha önce görmediğimiz sağ bacağındaki dövmeyi de gösterdi. Portekizli bu maç gerçekten iyi oynadı, bir kaç pozisyonda hakemden düdük çalmasını bekleyerek oyunu bırakması haricinde, ilk golde Emre'ye verdiği pas ve ikinci golde atağı yönlendirip kale önünde pozisyon alarak gol atması ondan beklenilen şeylerdi. Çünkü Raul bu sezon toplamda 9 maç ceza alarak hem hocasını hem de takım arkadaşlarını zor durumda bıraktı, performansını daha da yükselterek bu açığı kapatır umarım. Meireles kadar çok eleştirdiğimiz diğer isim Kuyt da iki maçlık çıkışını gol ile süsledi bu akşam. Her zaman bal yapmayan arı görünümünde olan Hollandalı, dar açıdan bulduğu 8. lig golü ile rakibin umutlarını bitirdi. Ligde en son 8 hafta önce gol atan (geçen hafta kendi kalesine attığı Beşiktaş maçını saymıyoruz elbette) Kuyt için bu gol büyük moral olmuştur kesinlikle. Ondan da Meireles gibi daha fazlasını beklemek herkesin hakkı. Eleştiri oklarının hedefindeki diğer isim Cristian ise özellikle ikinci yarı resmen yürüdü. 7 günde 3. kez ilk 11 sahaya çıkıyor olmasının yorgunluğu var muhakkak, maçı izlerken değiştirilsin diye düşünüyordum ama o da son dakika Sow'a harika bir asist yaparak "ben yorgun değilim, sadece pek keyfim yok" der gibiydi. Yine de daha sert oynaması gerekiyor.
Her iki takım da maç öncesi ve maç sırasındaki tribün gerginliğinin aksine çok centilmence oynadı ve sadece top oynamayı düşündüler, her iki hocayı ve öğrencilerini de tebrik etmek gerekir. Bursa fazla derin kadroya sahip olmadığını oyuncu değişikliklerinde gösterdi, özellikle Pinto'nun ve Basser'in eksikliğini çok hissettiler. Ayrıca daha iyi bir kalecileri olması gerektiğini düşünüyorum.
Aykut Hoca'yı ise ayrıca tebrik etmek gerekiyor, ligin ilk yarısındaki kafası karışık görüntüsünden uzaklaşıyor gitgide, oyuna ve takıma daha hakim, rakipleri daha iyi çözüyor ve kim ne derse desin inandığı sistemden vazgeçmiyor. Webo sakatken Sow'u forvete çekip Caner veya Stoch ile solda başlamak yerine sistemi bozmadan sadece Webo yerine Semih'i koyması ile takım için en iyi reçetenin bu şablon olduğunu söylüyor. Semih, takımdaki en etkisiz görünen oyuncuydu, güçsüz olması, maç eksiği olması, Sow dışında pek yardım alamaması da etkiledi oyununu. Aykut Hoca şablonundan vazgeçmeyerek doğru yapıyor ama Semih'in daha hazır ve daha istekli olması gerekiyor, o böyle oynayınca gözler Webo'yu arıyor. Bence Aykut Hoca kolay vazgeçmeyecektir Semih'ten - eğer bir sakatlığı yok ise- V. Plzen maçında da sahada olacaktır diye düşünüyorum. Diğer alternatif ise maç içinde de gerçekleşen Semih- Caner yer değişikliği. Bu Sow'un etkinliğini daha çok arttırdığı gibi etkili sağ beki olan takımlar için de defansif bir önlem oluyor. Bu arada Gökhan'ın yokluğunda Mehmet Topuz'un tercih edilmesi, Orhan Şam'ın düşünülmemesi bir başka ayrıntı. Sanırım Orhan, hafta içi antrenmanda Beykan ile kavga etmesinin cezasını ödüyor ve muhtemelen sezon sonunda da ayrılacak. Mehmet Topuz orjinal bir sağ bek olmamasına rağmen Orhan'ın oynadığı maçlardan daha iyi performans ortaya koydu. Aykut Hoca'nın ikinci yarı goller sonrası ve oyun durdukça Topuz'u çağırıp bir şeyler anlatması ve O'nu sürekli yönlendirmesi gözlerden kaçmadı. Bekir'in maç içinde topla çıkışları, Yobo'nun sigortacı oyunu, Hasan Ali'nin bindirmeleri dikkat çekti. Mehmet Topal bir Emre olmasa da Batalla'ya oynayacak alan bırakmaması ve Volkan'ın kurtarışları da diğer akılda kalanlardı.
Nihayetinde, 25 i lig olmak üzere toplamda ise 47.ci resmi maçını oynayan Fenerbahçe, ligde en fazla gol atan ve en az gol yiyen 3. takım olarak liderin 4 puan gerisinde, averajla 3. sırada yer alıyor. Geçen hafta Beşiktaş yenilgisi sonrası şampiyonluk uzak diyen ben, şimdi daha umutluyum. Futbol fena halde hayata benziyor, her an işler değişebiliyor.
Türkiye Kupasında Yarı Final, Uefa Avrupa Liginde Çeyrek Final arefesinde. Yani bu akşam Kadıköy'den 3 kupada da iddialı olduğu mesajını verdi cümle aleme.
Fenerbahçe için bu sezon, muhtemelen kendi tarihinin en çok resmi maçını oynadığı sezon olacak, ucunda kupalar olması ümidiyle...
Elbette taraftarı da unutmamak lazım; muhteşemdik tribünde.
Takıma maç öncesinden başlayıp, gol yedikten sonra artarak, her atılan gol sonrası çoğalarak muazzam bir destek verdi 12 numara. Yalnız, Migros ile Okul Açık arasındaki soğukluğun son bulması lazım, yoksa bugün olduğu gibi çift başlı tribün pek sevimsiz oluyor ve Bursa gibi sağlam deplasman tribünlerinin sesinin duyulmasına yol açıyor. 80. dakikadan sonra Okul Açık'ın teklifiyle, Migros ile karşılıklı yapılan şov harikaydı, yapması çok keyifliydi. Umarım Fenerbahçe tribünleri en azından stat içinde birlik olur, çünkü tek yumruk olmuş Fenerbahçe taraftarını kimse yenemez, yıkamaz.
Not: Maç öncesi Kadıköy'de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü mitingi yapan kadınlara saldıranlara yazıklar olsun !
"Emek Hırsızları" diye pankart açanların emekçilere saldırması trajikomik ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder