Akhisar kalesi yıkılır gelir
Fenerbahçe, 4 gün sonra oynayacağı Uefa Kupası Çeyrek Final maçından dolayı bir türlü istekli oynayamadığı Akhisar maçında, inci dişli zenci golcülerin ayaklarından gelen 3 puana mutlu oldu. Akıllarda Lazio olmasından dolayı temposu ve coşkusu az, kendini biraz sakınan bir Fenerbahçe vardı sahada. Akhisar'ın küme düşmeme mücadelesi vermesi yani puan kaybına tahammülü olmaması maçı zorlaştıran başka bir faktördü. Tabii hiç biri Fenerbahçe adına sıkıcı ve kısır futbolun bahanesi olmaz ama her maçı final olan, üç kulvarda ilerleyen bir takımın önceliği galibiyettir ve bunu elde ettiği için de tebrik edilmelidir.Fenerbahçe, kağıt üstünde çift forvet gibi görünse de daha çok 4-4-1-1 olarak başladı maça, Sow ve Webo önlü arkalıydı ileride. Ancak sahada iki forvetin olması çok pozisyon bulunacağı anlamına gelmiyor, çünkü o forvetler beslenemediğinde, geriden destek alınamadığında istenilen pozisyonlar da gelmiyor. Burada hem Kuyt ve Caner'in karşı kaleden uzak kalması ve merkez oyuncuların ileriyi fazla düşünmemesi yüzünden koca bir ilk yarı pozisyonsuz, heyecansız geçti. Ortadaki Cristian ve Meireles'in hücuma katkıları çok çok düşüktü, Emre olmadığında Akhisar gibi daha düşük seviyede bir kadro bile ortasahada istediği gibi top yapabildi. Zaten maç boyu toplamda Fenerbahçe'nin %54 lük topa sahip olma oranı da bunu gösteriyor. Cristian'ın neredeyse sıfır katkıyla oynadığı, Meireles'in de idare ettiği bir maç için normal bir değer bu aslında.
Fenerbahçe adına sahanın en kötüsü Cristian ile birlikte Caner'di. Cristian için fazla söylenecek bir şey yok, milli maç yorgunu da değildi, neden bu kadar verimsiz anlamak güç, maç seçtiği çok açık. Ama Caner'in durumu farklı, evet milli kadrodaydı ama 2 maçta da oynamadı, yol yorgunluğu dışında bir yorgunluğu yok, yaş olarak da çok rahat kaldırabilir zaten, doğal olarak daha coşkulu daha tempolu oynaması bekleniyor. Oyunda kaldığı sürenin yarısında sol ön, yarısında da ortasahanın ortasında oynadı ancak yerini tutmayan pasları, hücüma destek olamaması ile istenileni veremedi. Özellikle ortasahanın ortasına geçmesi Sow için faydalı olsa da kendisi için kötü bir futbol gecesinin ana faktörüydü. Ancak hiç biri ıslıklanmasını haklı çıkarmıyor elbette. - gerçi bu taraftar, şimdi muhalefet malzemesi yapılan kaptanı Alex'i de ıslıklamıştı - dolayısıyla bu ne ilk ne de son olacak bunlar fakat doğru olmadığı kesin. Eminim Caner de şu maçı izlediğinde kendi kötü futbolunu eleştirecektir. Artık ülkemiz futbol seyircisinin, insan öğütme zihniyetinden vazgeçmesi gerekiyor, futbolcunun özsaygısına ve vicdanına, kenar yönetiminin de adaletine ve otoritesine saygı duyması, o bilince ulaşması, sahip çıkan destekleyen, moral veren kimliğine daha çok bürünmesi gerekiyor. Fenerbahçe taraftarı çubukluyu terleteni baştacı eder ve saygı gösterir (her zaman olmasa da), bunu Caner için de yapmalı ama Caner de karşılığını hem saygı hem de futbol olarak vermeli. Eğer kötü oynadığı halde stadın bir kısmından (hepsinden de değil) tepki alıyorsa eliyle "hadi ordan" yapıp sonra klübedeki su şişesini ceza sahasına göndermeyecek. Bu yeteneğini oyundayken topla gösterecek. Adil ve demokrat bir insan olan Aykut Hoca'nın Caner ile gerekli tasarrufu yapacağına inanıyorum. Taraftarın ise zor maçların yaşandığı bu süreçte hiç bir futbolcusunu kırmadan, incitmeden sadece kazanması gerektiğini düşünüyorum.
Diğer bir sıkıntılı yer de sağ bek pozisyonuydu. Gökhan'ın yokluğunda iki maçtır şans bulan Mehmet Topuz formunu bulamamış henüz, ayrıca güçsüz görünüyordu.Zaten fazla yorulduğundan yerini Orhan'a bıraktı maç içinde. Topuz ileri sadece 2-3 kez çıkıp birinin gol asisti olması, daha fazla ileri çıksa neler olurdu dedirtti. Rakibin zayıflığından defansif eksikliği çok hissedilmese de, hem defans çizgisinden daha ileride kalması hem de kanat çizgisinden daha içte durup ortaya girmesi dikkatlerden kaçmadı. Hoş, Fenerbahçe sağ kanadı kullanamadı diyoruz ama maçın iki golünün de iki ayrı sağ bekin attığı paslarla gelmesi enteresan bir noktaydı.
Enteresanların en büyüğü ise, içeri giren topun gol olarak değerlendirilmemesiydi. Evet yan hakem ofsaytı kontrol ettiği için o pozisyona yetişemez ve olduğu yerden de göremezdi ancak "Mahir" bir orta hakem golü görebilirdi. Zor bir pozisyondu kabul ancak hakemin işi nedir ? Bu işi yapıyorsa normal insanlardan daha meziyetli olması gerekmez mi, onda insanlık hali, bunda iyi niyetli, şunda ne yapsın denilecekse bu iş hakemlik olmuyor pek, idare etmek oluyor. Bu sene o kadar kötü hakem performansları görüldü, bu pozisyonda olduğu gibi artık masumiyetlerini bile sorguluyoruz maalesef. Yine çizgi kameraları, çipli toplar vs. gibi elektronik çözümler dillendiriliyor ancak ben bu oyunun içine bu kadar teknoloji sokulmasına karşıyım, dışında yeterince endüstri ve teknoloji var zaten, bir de saha içine fazla bulaşmasın. Bence, Uefa Kupası maçlarında olduğu gibi iki tane kale çizgisi hakemi daha faydalı ve oyunun doğasına daha uygun olur.
Herşeye rağmen Fenerbahçe ligde 4 puan fark ile yarışa devam ediyor, son dakikaya kadar da kovalayacak, başlıkta atıfta bulunduğum iç Ege türküsünde dediği gibi:
"kesme ümidini kadir Mevla'dan" ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder