Karadenizlerde Bir Fener’sin
Hafta içi Kadıköy’de Lazio karşısında oynanan güzel oyun ve avantajlı skor’un bu maça iki negatif yansıması olabilirdi. Biri yorgunluk, biri de konsantrasyon sorunu. Bunlara ilave olarak, maçtan önce puan tablosunda ligin 16. sı olan ama iç saha performansında ilk 8 de yer alan Orduspor, evinde daha çok puan toplayan, kolay yenilmeyen bir takımdı. Dolayısıyla Fenerbahçe, kalan lig maçları içinde en zor deplasmanına çıkıyordu Karadeniz'de.
Beklendiği gibi oldu hatta daha kötü geçti ilk yarım
saatlik bölüm Fenerbahçe için. Rakip oyuna çok coşkulu başladı ve sırf ilk 5 dakikada 3 net pozisyon yakaladılar, önemli tehlikeler yarattılar. Volkan’ın
performansı başta olmak üzere takım defansif olarak iyi direndi ama ofansif
olarak pek varlık gösteremedi, o bildik kontrollü oynayan ve top tutan takımdan
eser yoktu. 25. dakikaya kadar Fenerbahçe’nin bu kadar tepkisiz ve silik
kalması çok şaşırtıcıydı, bu dilimde 1 orta 0 şutuna karşın, Ordu 10 orta 8 şut
gibi rakamlara ulaşmıştı. Ve Ordu bu fırsatı değerlendirip 2-0 yapabilirdi, yapamadı ama Lazio yapabilir! Beklenen o ki Lazio da maça böyle başlayacak; o yüzden Fenerbahçe, Marsilya ve V.Plzen deplasmanlarında oynadığı gibi o maça başlamalı
kesinlikle. Lazio maçı öncesi bu görüntü tedirgin etti ama hayırlı oldu belki
de, bu maç prova gibi görülüp daha fazla önlem alınacaktır elbette.
Fenerbahçe, ilk yarının son çeyreğinde kendi oyununa dönebildi, biraz da hızlanınca 38 de gol geldi. 2 maç öncesinde eleştirdiğimiz
Caner, seri çalımların ardından çok güzel bir pas bıraktı Uçan Salih’e, o da
sol ayağıyla bu güzel pası gol ile değerlendirdi. Çalımla adam eksiltip, dikine giderek araya pas atan adamlara hasrettik nicedir. İkinci yarı ise Fenerbahçe’nin
kontrolünde geçti, Ordu istekli ama etkisizdi bu sefer. 57 de Salih öyle bir
gol attı ki gerçekten çoğu futbolcunun kolay kolay atamayacağı cinstendi, tam usta
işi enfes bir vuruştu, mest etti, övünç kaynağı oldu. Maç bu golden sonra Fenerbahçe
için rölanti geçti, Ordu için ise takımı adına büyük kayıp, tribünleri adına
ise çok ayıp ettikleri bir yarım saat oldu.
Aykut Kocaman için ayrı bir paragraf açmak lazım. Bir gün
önce TT Arena’da görülen kenar magandalığına inat "başka bir futbol mümkün" diyor. Doğru ve düzgün bir Teknik Direktör nasıl olur her maç
gösteriyor, Fenerbahçelilere umut ve gurur kaynağı oluyor, hem de “Kocaman”. Takıma
hakim, oyuncuları iyi motive etmiş, rotasyonu iyi yapmıştı bu sınavda. Maça
kötü başlanmasına geç çare bulması riskliydi. Ancak hiç vazgeçmediği ve takımın
her hücresine aşıladığı “oyunu 90 dakikaya yayıp sahanın ve topun sahibi olma,
sonuna kadar sakin, sabırlı ve kontrollü oyundan vazgeçmeme “ felsefesi, takımın 3
kulvarda emin bir şekilde ilerlemesinin en önemli temel taşı. Unutmadan, maç öncesi yayıncı kuruluşun röportajını 10 saniyede bitirmesi, maç sonrası basın toplantısında yine onlara yönelik eleştirileri cuk oturdu.
Fenerbahçe'de Bekir'den Beykan'a iyi performanslar vardı sahada ama 3 ismi ayırma gerek: Volkan, Caner ve Salih...
Volkan oyunun ilk bölümünde maçı tuttu, takımın geriye
düşmesini önleyip ayakta kalmasını sağlayan isimlerdendi. Son zamanlardaki
formsuzluğunu atmış, daha motive olmuş görüntüsü yüreklere su serpti.
Caner ise ilk goldeki çalımları ile rakibi eksiltip dengesini bozarak Salih’e al da at pası, ikinci yarı çizgiden çıkardığı top direk sonuca etki etti. Akhisar maçındaki kötü oyunuyla taraftarın tepkisini çekmesi, ve sonrasında oyundan çıkarken yaptıkları olumsuzdu ama çabuk atlatmış bunu. Lazio maçı ile yeniden iyi oynamaya başladı, bu maçta da Fenerbahçe için son damlasına kadar terini döktü ve kanını akıttı. Bundan sonra taraftar onu ıslıklamayı kafasından geçirdiğinde, Caner’in kafasından akan kanı hatırlar umarım.
Caner ise ilk goldeki çalımları ile rakibi eksiltip dengesini bozarak Salih’e al da at pası, ikinci yarı çizgiden çıkardığı top direk sonuca etki etti. Akhisar maçındaki kötü oyunuyla taraftarın tepkisini çekmesi, ve sonrasında oyundan çıkarken yaptıkları olumsuzdu ama çabuk atlatmış bunu. Lazio maçı ile yeniden iyi oynamaya başladı, bu maçta da Fenerbahçe için son damlasına kadar terini döktü ve kanını akıttı. Bundan sonra taraftar onu ıslıklamayı kafasından geçirdiğinde, Caner’in kafasından akan kanı hatırlar umarım.
Ve Salih ... Fenerbahçe’deki ilk resmi golünü V.Plzen maçında turu
Fenerbahçe’ye getiren gol olarak atmış, aynı zamanda Avrupa’da gol atan en genç
Fener’li olmuştu. O golden 3 gün sonra Antalya deplasmanında takımını öne
geçirerek ilk lig golüne de imza atmıştı. Bu maçta da Fenerbahçe’sine 3 puanı
getiren gollere imza attı. İlk defa bir maçta iki gol attı Fenerbahçe için ve galibiyet tamamen onun golleri ile geldi. Her
golünde bir “ilk” payesi alması ne güzel, nice “ilk”lere. Ben de bu blog’un "ilk" yazısını ona yazmıştım, umarım daha çok yazdırır bize, daha çok güldürür bizi.( Al Gözüm Seyreyle Salih)
Maçın başlamasına az kala, Fenerbahçe’ye yönelik
tribünlerden gelen küfürleri duyunca bu maçı Fenerbahçe’nin kazanması
gerektiğine ve kazanacağına daha da inanmıştım. Üstelik Caner’in oyun içinde
alnını yaran attıkları yabancı maddelerle, onların centilmenliğe ve spor ruhuna
da yabancı bir madde olduklarının en güzel ispatıydı. Bu arada 6222 nl Sporda Şiddet
Ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun vardı ne oldu ona, bu hafta güzel örneklerle dolu, gerçek
amacı için kullanılır umarım.
Kendi sahalarında Gs ve Bjk maçlarında rakip takım biletini
50 yapan ama bu maç 75 TL ye çıkaran zihniyetin de Türk futbolundan ayıklanması
lazım, bu serbest piyasa futbolda fazla serbest, aynısını Mersin İ.Y. yönetimi
de yapmıştı, neyse ki Fenerbahçe her ikisine de yenilgi tattırarak cevabını
verdi sahada. Seneye bilet fiyatlarında ciddi damping yaparlar sanırım, zira PTT
1. Ligi bu fiyatları kaldırmaz…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder