Kocaman Veda
Biz senin önünde saygıyla eğiliriz hocam.
Ona kaç kere istifa diye bağırdı bu taraftar. Hatta daha da ileri gitti bir kısmı, 22.12.12 de Saracoğlu'nda Karabük 3. golü atınca şike şike diye bile bağırdılar. Hiç vicdanları bile sızlamadan. Seveninden çok sevmeyeni vardı belki bu camiada.
O ise bu taraftarın önünde eğilmişti ilk Türkiye Kupasını kazandığında Ankara'da.
Ne 3 yılda kazandığı 3 kupa, ne Avrupa'da yarı final, ne de bir takım ezber bozan istatistikler. Hepsi önemsiz.
Fenerbahçe'nin büyüklüğü ne kupa ne şampiyonluk değil başka bir büyüklük değil miydi ?
Değilmiş.
Kimine göre iyi bir hoca değildi, olabilir, tartışılır.
Kimine göre çok hataları vardı, muhakkak, kimin yok ki.
Kimine göre futboldan bile anlamıyordu, bu kesin, ülkenin hepsi anlıyor çünkü.
Kimine göre Aykut'tu sadece, Kocaman soyadını inatla görmezden gelip küçültmeye çalışan küçük beyinli insanlarca.
Çok iyi bir hocayı kaybetmedik belki ama çok iyi bir Fenerbahçe'li hocayı kaybettik.
Doğru, dürüst, saygın ve saygılı, ne yapıyorsa Fenerbahçe için yapan büyük Fenerbahçeliydi.
3 Temmuzda kimse yokken O vardı, dimdik ayaktaydı, liderdi.
Tek başına hem takımı hem camiayı ayakta tutan bir Kocaman figürdü.
O kaosta yalpalayan geminin batmasına izin vermeyen kaptandı.
Yeri geldi başkandı, yeri geldi futbol şube sorumlusu, yeri geldi yönetici.
Hocalığa az zamanı kaldı.
Bir Metris'teydi bir Samandıra'da, bir Adliye'deydi bir maçta.
Her şey yoluna girecekken, tam da "güzel günler göreceğiz" derken Kocaman bir hüzün kapladı içimizi.
Yolu açık olsun, yolumuz açık olsun, o yollar ileride bir kez daha daha uzun süreyle kesişsin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder