Öncelikle memleketimin takımını tebrik ediyorum, kısıtlı bütçesi ve dar kadrosu ile iyi işler yapmaya çalışıyorlar. Bu maçta da iyi oynamayarak ama iyi defans yaparak 3 puan aldılar, maçın hakkı beraberlik olsa da ...
Sondan başlarsak, Rıza Çalımbay maç sonrası diyor ki :
"Fenerbahçe, yeni transferleriyle Türkiye'nin en iyi takımlarından biri olmuş. Çok iyi transferler yapmışlar. Birkaç hafta sonra daha iyi olacaklardır. Az pozisyona girdik ve iyi değerlendirdik. Fenerbahçe'nin maçta çok büyük üstünlüğü vardı. Her an oyunun kaderini değiştirecek oyunculara sahipler. Kalecimiz ve defansımız harika oynadı."
Rakibin saygın bir teknik direktörünün görüşleri çok önemli, çünkü maç sonrası takıma ve hocaya çok sert eleştiriler oldu. Evet aşağıdaki yazıda benim de eleştirilerim olacak ama biliyoruz ki bu maçtan çok daha kötülerini oynadı bu takım lakin taraftarın artık kötü oyuna daha doğrusu kötü sonuçlara sabrı kalmadı. " Yenilsen de yensen de taraftarın seninle " sloganının sadece bir ütopya olduğu da bir kez daha ispatlandı. Hani hep skor yazarlığı denir ya, medyadaki konuşma ve yazıların çoğu skora göreydi maç sonrası. Oysa geçen hafta alınan Gaziantep galibiyeti ile kıyaslarsak, kendi sahasında yenildiği maçta daha iyi oynadı Fenerbahçe. Kuyt o penaltıyı atsa aynı oyunla alınan bir galibiyette farklı şeyler söylenecekti. Fakat oynanan topun yine de Fenerbahçe'ye yakışmadığı, hocanın ve bazı futbolcuların yaptığı hataların ardı arkasının kesilmediği de gözler önünde. Sanırım bu sezonun en acı verici olanı ise, bir zamanlar rakipler için korkulu rüya olan Kadıköy'de kaybedilen puanlar, 3 Anadolu takımına boyun eğmeler...
İlk 18 belli olduğunda Mehmet Topal ve Hasan Ali'nin olmayışı kötü sinyaldi, makul bir sebep duyamadık bu kararla ilgili, yorgun ve sakat değiller, kötü performanslı değiller (en azından onlardan daha kötüleri var) peki neden o zaman ? Yoksa 4 gün sonraki milli maçta oynayacaklarından yine "ülke menfaatleri" mi ön plandaydı ? Bu maç özelindeki hatalar zincirinin ilk halkasıydı bu. Devamında ilk 11 belli olduğunda ikinci halka eklendi. 3 yeni transfer de kadroda. 2 aydır resmi maç yapmamış Ziegler 2 antrenmana çıkıp ilk 11 de yer buluyorsa, sezon başından beri alternatifsiz o bölgede oynayan ve fedakarlık gösteren Hasan Ali'ye haksızlık olmuyor mu 18 dışında kalmak ? Aynı şey Mehmet Topal için de geçerli, Emre geldi diye maç kadrosu dışında kalmak koymaz mı adama ? İkinci yarının en formda Fenerbahçelisi Semih'i tekrar yedek kulübesine gönderip 2 gün önce gelen Webo'ya forma vermek oldu mu şimdi? Bu kararlar demokrat ve adil olmasıyla bilinen Aykut Kocaman'a yakışmadı. Üç yeni transferden ilk 11 de olabilecek tek isim Emre'ydi. Hasan Ali ve Semih ilk 11 başlamalı, Ziegler ve Webo yedek soyunmalıydı. Maçın gidişatına göre, son çeyrekte bu iki yeni transferi de oyuna girerek takıma kaynaştırılabilirdi. Mehmet Topal da Cristian yerine sahada olmalıydı. Bu şekilde yeni isimler kazanırken eldeki isimler kaybedilmez(incitilmez)idi.
Tüm bu kadrosal düşüncelerle mabette yerimi aldığımda, bu sezon ilk defa bir lig maçında bu kadar dolu ve coşkulu görünüyordu sarı lacivert tablo. Taraftar her şeye rağmen desteğini, inancını verdi sahaya ve takım da uzun zaman sonra istekli başladı maça. Her şey güzel olacak gibiydi, ta ki rakip ilk atağında gol yenilinceye kadar. Yine öz güven eksikliğinden kaynaklı dağılma ortaya çıktı, bu sene yaşanan kötü tecrübeler akıllara geldi. Bu sefer takım bunu daha çabuk atlattı fakat sahadaki diziliş Fenerbahçe'nin bu sezon oynamayı beceremeyip inatla vazgeçmediği 4-2-3-1 sistemiydi. Webo tek forvet, arkasındaki üçlü Sow - Cristian - Kuyt. Bu üçlünün hiç biri de o mevkiinin adamları değil, performansları çok düşük oluyor böyle dizilince. Sow gibi Avrupa standartlarında bir forveti sol açık oynatıp kaleden uzaklaştırmanın mantığını çözemiyorum. Webo ile başlamak hataydı dedim ama iyi top oynuyordu, ilk maçında güzel bir gol de attı ama maç 1-1 giderken bir forvet çıkarmak ne demek ? Beraberliği mi koruyacak Fenerbahçe, sahasında 1 puan almaya mı oynayacak ? Semih'in yedek kalması hataydı hadi sonrada girer dedik de 75.dakika da çok geç olmadı mı ? Semih'in sınırları mı zorlanıyor ? Peki haftalardır kötü olan Kuyt ve Cristian'ın her maç ilk 11'de oynar diye bir maddeleri mi var sözleşmelerinde? Hadi başlıyorlar, tamam belki antrenmanlarda iyilerdir de hoca ondan formayı vermiştir diyelim, nasıl 90 dakika sahada kalabiliyorlar, bu kötü performanslarını görmüyor mu hoca ? Sondan başlarsak, Rıza Çalımbay maç sonrası diyor ki :
"Fenerbahçe, yeni transferleriyle Türkiye'nin en iyi takımlarından biri olmuş. Çok iyi transferler yapmışlar. Birkaç hafta sonra daha iyi olacaklardır. Az pozisyona girdik ve iyi değerlendirdik. Fenerbahçe'nin maçta çok büyük üstünlüğü vardı. Her an oyunun kaderini değiştirecek oyunculara sahipler. Kalecimiz ve defansımız harika oynadı."
Rakibin saygın bir teknik direktörünün görüşleri çok önemli, çünkü maç sonrası takıma ve hocaya çok sert eleştiriler oldu. Evet aşağıdaki yazıda benim de eleştirilerim olacak ama biliyoruz ki bu maçtan çok daha kötülerini oynadı bu takım lakin taraftarın artık kötü oyuna daha doğrusu kötü sonuçlara sabrı kalmadı. " Yenilsen de yensen de taraftarın seninle " sloganının sadece bir ütopya olduğu da bir kez daha ispatlandı. Hani hep skor yazarlığı denir ya, medyadaki konuşma ve yazıların çoğu skora göreydi maç sonrası. Oysa geçen hafta alınan Gaziantep galibiyeti ile kıyaslarsak, kendi sahasında yenildiği maçta daha iyi oynadı Fenerbahçe. Kuyt o penaltıyı atsa aynı oyunla alınan bir galibiyette farklı şeyler söylenecekti. Fakat oynanan topun yine de Fenerbahçe'ye yakışmadığı, hocanın ve bazı futbolcuların yaptığı hataların ardı arkasının kesilmediği de gözler önünde. Sanırım bu sezonun en acı verici olanı ise, bir zamanlar rakipler için korkulu rüya olan Kadıköy'de kaybedilen puanlar, 3 Anadolu takımına boyun eğmeler...
İlk 18 belli olduğunda Mehmet Topal ve Hasan Ali'nin olmayışı kötü sinyaldi, makul bir sebep duyamadık bu kararla ilgili, yorgun ve sakat değiller, kötü performanslı değiller (en azından onlardan daha kötüleri var) peki neden o zaman ? Yoksa 4 gün sonraki milli maçta oynayacaklarından yine "ülke menfaatleri" mi ön plandaydı ? Bu maç özelindeki hatalar zincirinin ilk halkasıydı bu. Devamında ilk 11 belli olduğunda ikinci halka eklendi. 3 yeni transfer de kadroda. 2 aydır resmi maç yapmamış Ziegler 2 antrenmana çıkıp ilk 11 de yer buluyorsa, sezon başından beri alternatifsiz o bölgede oynayan ve fedakarlık gösteren Hasan Ali'ye haksızlık olmuyor mu 18 dışında kalmak ? Aynı şey Mehmet Topal için de geçerli, Emre geldi diye maç kadrosu dışında kalmak koymaz mı adama ? İkinci yarının en formda Fenerbahçelisi Semih'i tekrar yedek kulübesine gönderip 2 gün önce gelen Webo'ya forma vermek oldu mu şimdi? Bu kararlar demokrat ve adil olmasıyla bilinen Aykut Kocaman'a yakışmadı. Üç yeni transferden ilk 11 de olabilecek tek isim Emre'ydi. Hasan Ali ve Semih ilk 11 başlamalı, Ziegler ve Webo yedek soyunmalıydı. Maçın gidişatına göre, son çeyrekte bu iki yeni transferi de oyuna girerek takıma kaynaştırılabilirdi. Mehmet Topal da Cristian yerine sahada olmalıydı. Bu şekilde yeni isimler kazanırken eldeki isimler kaybedilmez(incitilmez)idi.
Stoch ve Krasiç neredeler bu arada ? Sezon başından beri bu ikili katkısı toplam 1 gol sanırım. Neden bu kadar sürede Krasiç kazanılamıyor, neden Stoch'tan geçen seneki verim alınamıyor ? Sezer maç oynamadan neden bu kadar uzun sakatlık yaşıyor ?Emre'nin geri gelişi pek içime sinmiş değildi ama o kadar önemli bir açığı kapattı ki Meireles ve Cristian'ın etkisizliğini de perdeledi neredeyse. O'nun gelişi takımı biraz daha dikine götürdü, oyunu yönlendirmeye katkı sağladı ama tek başına Emre ile olacak iş değil bu. Öyle ki çoğunu Emre'nin attığı 17 korner atıldı toplamda ama tehlike yaratılamadı. Merak ediyorum Emre gelmese bu kornerleri kim atacaktı ? Takımın korner başta olmak üzere duran top planları var mıdır ? Emre geldi sol ayaklı kornerleri atıyor, sağ ayaklı kornerleri kim atacak ? Kafaya çıkacaklar kim, ön direk, arka direk, geri dönen topları tamamlayacak kim ? Bir ön direk organizasyonu vardı Gökhan'ın, onu da herkes öğrendi zaten.
Sivas 45 metrede oynadı oyunu Fenerbahçe ise 65 metrede, böyle kapanan defanslara karşı duran toplar, uzaktan şutlar, kanat organizasyonları ile etkili olunabilir. Kullanılan korner ve frikiklerde gol tehlikesi yaratılamıyor, kaleyi bulan sert şutlar atılamıyor, kanatlarla rakibin defansı dağıtılamıyor, gol nasıl olacak ? Attığımız gol kanattan orta ile geldi, demek ki işe yarıyor. Ha bir de hakemler lütfetmiş, senede bir gelen penaltını da almışsın, e onu at bari Kuyt ... Böyle skor üretmekte zorlanan bir takımın kolay gol yemesi de üstüne tuz biber ekiyor her şeyin. Rakibin 3 kere çerçeveyi bulduğu maçta iki gol yeniyorsa Volkan kendi muhasebesini oturup iyi yapmalı, evet ilk gol Bekir'in ikinci gol Egemen'in dikkatsizliği ama kabahatin büyüğü Volkan'ın. Kaleci dahil defans kurgusu formsuz, defansif oyun da zayıf. Volkan, Kuyt, Cristian, Egemen biraz dinlenirse bu onlar için de Fenerbahçe için de daha iyi olacak.
Sürekli oyunu kontrol eden bir takım yerine baskılı oyunla rakibin kontrol etmeye çalıştığı bir takım olmaya çalışmak daha iyi değil mi? Topun sahibi olma arzusunu yan ve geri paslarla sağlamak yerine ileriye doğru paslarla elde etmek daha güzel değil mi ? Önlem alan değil de önlem alınan bir takım olmak daha önemli değil mi ?
Ligde 14 maçtır ilk golü yiyen taraf Fenerbahçe ve bunlardan 5. mağlubiyetini alıyor, ne acı ki o 5 mağlubiyetten 3 ü de Kadıköy'de alınıyor. (geri kalan maçlarda 3 galibiyet, 6 beraberlik var) Ve 13 maçtır üst üste gol yiyor ligde bu takım.
Fenerbahçe geçen sezon ligin bu haftasında 42 puana sahipti, şimdi 31 puanda...
Daha ne denir ki, bu kadar uzun yazıya gerek var mıydı ?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder